Yemeklik altın, şeflerin yaratıcılıklarını konuşturdukları farklı alanlarda karşımıza çıkmaktadır. Genellikle tatlılarda, pastalarda, çikolatalarda veya şampanyalarda sıkça kullanılmaktadır. Altın yapraklar veya tozları, bu tür yiyeceklere şatafat katan ve imajını yükselten bir unsurdur. Ayrıca, bazı lüks restoranlarda sundukları ön yemeklerde veya ana yemeklerde de altın yapraklara rastlamak mümkündür. Örneğin, bazı sushi tabaklarında, tatlı su balıkları üzerinde veya glazürlenmiş et yemeklerinde dekoratif amaçla kullanılabilmektedir.

Bununla birlikte, yemeklik altın sadece görsellik katmakla kalmaz; bazıları tarafından sağlık faydaları da olduğu iddia edilmektedir. Altının, vücuttaki bazı toksinleri yok etme kapasitesi olduğu, ayrıca kan dolaşımını iyileştirici etkileri bulunduğu ileri sürülmektedir. Ancak bu tür iddiaların bilimsel bir temeli olup olmadığı konusunda uzman görüşleri farklılık göstermektedir.

Sonuç olarak, yemeklik altın, yemeğin sadece maliyetini değil, aynı zamanda sunumunu da etkileyen bir unsurdur. Görselliği ön planda tutan restoranlar ve şefler için adeta vazgeçilmez haline gelmiştir. Ancak, sadece yüksek gelir grubuna hitap eden bu lüks gıda maddesinin, her mutfakta bulunması da mümkün değildir. Gram fiyatının 4,500 lira olması, yemeklik altını gerçek anlamda bir lüks olarak konumlandırıyor.

Yemeklik altınla hazırlanan yemeklerin sadece lüks için değil, aynı zamanda deneyim için de yapıldığını unutmamak gerekir. Bu tür yemekler, sıradan bir akşam yemeğini olağanüstü bir gastronami deneyimine dönüştürmektedir. Dolayısıyla, yemeklik altın konusu, sadece fiyatıyla değil, aynı zamanda mutfak sanatıyla ilgili daha geniş bir perspektif sunmamızı sağlar.