Ülkemizde üniversiteye giriş sürecinin en önemli aşaması olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) başvuruları, bu yıl dikkat çekici bir azalma göstermiştir. Bu durum, hem öğrenciler hem de eğitim otoriteleri için düşündürücü bir konu olmuştur. Peki, YKS başvurularındaki bu düşüşün altında yatan nedenler neler? Türkiye’nin eğitim sistemi ve gençlerin beklentileri üzerine yapılan araştırmalar, bu sorunun yanıtlarını ortaya koyuyor.
Son yıllarda Türkiye’nin eğitim sisteminde birçok köklü değişikliğe gidildi. Öncelikle, lisans yerleştirme sonuçlarının belirleyicisi olan YKS'nin formatı yeniden düzenlendi. Bu değişiklikler, öğrencilerin sınav hazırlık süreçlerini etkiledi. Ayrıca, yeni eğitim sisteminin uygulamaya konulmasıyla birlikte öğrencilerin daha az stresle üniversiteye geçiş yapma isteği gözlemleniyor. Eğitimciler, bu durumun, YKS’ye olan başvuru sayısında düşüşe neden olduğunu düşündürüyor. Çocuklar üzerindeki baskının azaltılması, sınav sisteminin daha esnek hale gelmesi ve alternatif eğitim yollarının artması, gençlerin YKS’yi bir öncelik olarak görmemesine neden olabiliyor.
Günümüzde, geleneksel üniversite eğitiminin yanı sıra, gençlere sunduğu alternatif eğitim modellerinin sayısı da artmış durumda. Online platformlar, mesleki eğitim kursları ve uluslararası programlar gibi yeni seçenekler, gençlerin daha çeşitli kariyer yollarını değerlendirmesine olanak tanıyor. Bu alternatiflerin sayısının artması, gençlerin YKS’ye yönelme isteğini azaltıyor. Örneğin, kodlama ve dijital pazarlama gibi alanlarda sunulan kısa süreli kurslar, gençlerin gözünde daha cazip hale geliyor. Böylelikle, gençlerin YKS başvuru sürecine girmek yerine daha farklı kariyer odaklı eğitim programlarına yönelmeleri, bu düşüşün nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Bir başka önemli faktör ise, toplumsal ve ekonomik koşulların gençlerin tercihlerine yansımasıdır. İş gücü piyasasında mevcut olan talepler, öğrencilerin hangi alanlara yönelmesi gerektiğini belirliyor. Birçok öğrenci, üniversite eğitiminin getirdiği mali yükler ve iş bulma konusundaki belirsizlikler nedeniyle YKS’ye başvurmaktan uzaklaşıyor. Dolayısıyla, YKS’ye başvurulardaki bu düşüş, sadece sınav sistemindeki değişiklikle ilgili değil, aynı zamanda gençlerin yaşam koşullarıyla da doğrudan ilişkilidir.
Öğrenciler, YKS’ye başvuru yaparken sadece kendi ilgi alanları ve yetenekleri üzerine düşünmüyorlar, aynı zamanda ailelerinin ekonomik durumunu, iş bulma imkanlarını ve sınav sonrası kariyer seçeneklerini de göz önünde bulunduruyorlar. Bu noktada, üniversitelerin sağladığı staj imkânları ve mezunların iş bulma oranları gibi kriterler, gençlerin YKS’ye başvuru yapmadan önce dikkat ettiği önemli faktörler arasında yer alıyor.
Bunun yanı sıra, pandemi sürecinin getirdiği olumsuz etkiler de gençlerin YKS’ye olan yaklaşımını değiştirmiştir. Uzun süre evde kalmak, yüz yüze eğitimden uzaklaşmak, birçok öğrencinin motivasyonunu olumsuz etkileyerek sınavlara olan ilgisini azaltmıştır. Çevrimiçi eğitim süreçlerinin yetersizliği ve derslerin verimsiz geçmesi, öğrencilerin YKS’ye yönelik hevesini kırmış ve başvurularında azalma yaşanmasına sebep olmuştur.
Sonuç olarak, YKS başvurularındaki düşüş, eğitim sistemi, toplumsal koşullar ve bireysel tercihlerin birleşimiyle şekillenen karmaşık bir durumdur. Bu durumu yalnızca bir istatistik olarak görmek yerine, sistemin durumu, toplumun dinamikleri ve gençlerin geleceği açısından değerlendirmek önemlidir. Eğitim sisteminin, değişen bu dinamiklere ayak uydurması gerekmektedir. Öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayacak alternatif yollar sunulması, sadece başvuru sayısında artış sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda gençlerin gelecekteki başarılarını da önemli ölçüde etkileyecektir.